26 Temmuz 2023 Çarşamba

Friends with Benefits

Bugünkü yazı kriptoparaların ve Ethereum’un çok konuşulmayan, henüz olgunlaşmamış ve bir çoğu için hala deneysel aşamada diyebileceğimiz DAO’lar, ve özellikle de “Friends with Benefits” isimli organizasyon hakkında olacak. 

Türkçeye “Merkeziyetsiz Özerk Organizasyonlar” olarak çevirmenin ne kadar doğru olduğunu size bırakarak, farklı amaçlar için kurulmuş birkaç organizasyonu hatırlayalım. NBA takımı satın almak için kurulmuş olan Krause Hause @KrauseHouseDao ya da merkeziyetsiz mülkiyet amacıyla bir araya gelen CityDao @CityDAO ya da Assange davasını fonlamak için bir araya gelmiş olan bir topluluk(adını bulamadım) zamanında en azından twitter akışında kendilerine yer bulmuştu. Politik amaçlardan ekonomik fayda sağlamaya, bir sinema filmini fonlamaktan definin merkeziyetsizleşmesine katkı sunmaya ya da viski ve kripto sever insanları bir araya getirmeye @whiskivaults kadar birçok amaç için insanların bir araya gelmesini sağlayan topluluklar bulunuyor. Bazılarını bir DAO olarak düşünmekten ziyade “tokenized communities” olarak da görebiliriz. Bunların birçoğunun Ethereum ağı üzerinde organize olduklarını görüyoruz, bu da an itibariyle bir numaralı akıllı sözleşme zincirinin sınırlarını anlamamız için bize fikir verebilir. Yakın gelecekte bu topluluklardan finansal olanların yanısıra sanat, spor, medya ya da siyaset alanlarında bir araya gelenlerin sayılarının arttığını ve amaçları doğrultusunda “başarılı” bir noktaya geldiklerini görmemiz şaşırtıcı olmaz. 


Gelelim bugünkü yazının konusu olan “Friends with Benefits” @fwbtweets topluluğuna. Tanımlamanın ve amaçlarını net olarak ifade etmenin çok kolay olmadığı bir topluluk. Kendi tanımlamaları “is a new kind of social network made up of creatives and builders who believe in the promise of a better internet”. 


Topluluğu ilk olarak şuradaki listede gördüğüm bir linkten tanıdım. (https://consensys.net/blog/news/90-ethereum-apps-you-can-use-right-now/) Yıl 2021 sanıyorum. 


Zaman içerisinde aktivitelerini, neyi amaçladıklarını, kimlerin bir araya geldiğini anlamaya çalıştım ve takibime aldım. İsmi, internet sitelerinin tasarımı, amaçları itibariyle ilgimi çekti ve dahil olabilir miyim, nasıl olabilirim diye anlamaya çalıştım. Ancak topluluk discorduna dahil olmak için kendi tokenları olan FWB den 75 adet bulundurmak gerekiyordu ve fiyatının Eylül 2021 itibariyle 170 dolarları geçtiğini hatırlıyorum. Tabi ki almadım. Yazının yazıldığı an itibariyle token fiyatı 3.7 dolar. https://www.coingecko.com/en/coins/friends-with-benefits-pro Ancak topluluğun aktivitelerini izlemeye devam ettim. Snapshot üzerinde topluluğun oylamaya sunduğu proposalları görebilirsiniz. An itibariyle 3000’e yakın üyeleri bulunuyor.  28 Nisan 2023 tarihinde FWB bin kullanım alanlarını genişletmek üzere bir şirket kurulması adına açılmış bir teklifin onaylandığını görüyoruz. Bununla ilgili yazının ilerleyen kısımlarında bir notum olacak.


Topluluğu genişletmek ve daha çok insana ulaştırmak için çok hızlı sonuç vermeyecek organik yollar tercih ediyorlar. Genellikle Amerika’da olan çeşitli topluluk aktiviteleri düzenleniyor. Nedenini bilmiyorum, şu anda topluluk eventlerinin olduğu arşive ulaşım sağlayamadım. Hatırladığım kadarıyla bu aktiviteler çoğunlukla Amerika, Kanada gibi ülkelerde yapılıyordu. Bunun yanısıra Avrupa’da gerçekleştirilen eventler de bulunuyordu. Ben de Berlin’de gerçekleştirilen bir akşam yemeği etkinliğine katılım sağlama fırsatı buldum. Etkinliğe katılım sağlamak için 75 adet FWB bulundurmanız gerekiyordu. Yukarıda bahsettiğim proposalın kabul edilmesinden birkaç gün önce 75 adet FWB’yi yanlış hatırlamıyorsam 5.5-6 dolar arası bir fiyattan Uniswap üzerinden satın aldım. Etkinlik ve toplulukla ilgili eleştirilerimi yazının son kısmında yer vereceğim. 


Öncelikle topluluğun ilgi çekici bulduğum 2 aktivitesinden bahsetmek istiyorum. Bunlardan birincisi topluluğun düzenlediği festival. Yakın zamanda ikincisi gerçekleştirilecek olan festival oldukça ilgi çekici ve destekçileri arasında ConsenSys, Uniswap, Lens, Polygon gibi kripto dünyasının bilindik markaları yer alıyor. Konuşmacılar, festival kapsamındaki etkinlikler, line up gibi bilgileri merak ederseniz https://www.fwbfest.xyz/ adresinde hepsini bulabilirsiniz. 


Festival lineup taki en dikkat çekici ismin benim için Yves Tumor olduğunu söyleyebilirim. Festivalle ilgili Washington Post’ta yer almış bir makaleye de şurdan ulaşabilirsiniz.  https://www.washingtonpost.com/technology/2022/08/27/fwbfest-crypto-artisits-idyllwild/?utm_source=twitter&utm_campaign=wp_main&utm_medium=social

Festivalin “Crypto Woodstock” olarak tanımlanması da dikkate değer başka bir nokta. Dikkat çekici bulduğum diğer aktivite ise “decentralized dinner parties”. Topluluk bulunduğunuz şehirde bir akşam yemeği düzenlemeniz için 300 dolarlık bir bütçe veriyor. (Tutar yanlış olabilir, aklımda böyle kalmış) Bunun için katılımcı sayısı gibi belli kriterleri sağlamanızı bekliyor. Sanıyorum belli sayıda kişinin token tutması ve akşam yemeğine katılması gibi beklentileri var. 


Bu iki yöntem de insanları direkt olarak bir araya getirmesi, kripto meraklılarının birbirini tanıması, birbirinden öğrenmesi gibi amaçlara hizmet etmesi ve aynı zamanda güzel bir akşam yemeğinde buluşmasını sağladığı için bence değerli. Organik bir yöntem ve insanların topluluğa aidiyet hissedebilmesi için oldukça iyi seçilmiş. Finansal faydanın dışına uzanan ve web3&ethereum bağlantısının yaratıcı örnekleri olduğunu düşünüyorum.


Yazının son kısmında, katıldığım etkinlikteki tecrübemi, topluluk ile ilgili eleştirilerimi ve FWB ile ilgili yatırım tezimi açıklayacağım.


Etkinlik için Berlin’in özel bir mekanı seçilmişti ve son güne kadar katılımcılara etkinliğin nerede olacağı bildirilmemişti. Mekanın adını vermem ne kadar doğru olur bilmiyorum, onun için sadece tanımlayayım. Eski bir endüstriyel alan ve şu an için sergi, parti gibi sanatsal etkinliklerin yapıldığı bir kültürel alana dönüştürülmüş, atmosfere ve ruha sahip bir mekan. Girdiğinizde sizi çok geniş bir alan karşılıyor ve akşam yemeği için de buradaki alanın içinden geçerek ulaştığınız bir yer seçilmişti. Upuzun bir masa üzerine katılımcıların isimleri yerleştirilmiş ve yemekler için özel bir şefle anlaşılmıştı. 


Mekanın ortasında yine katılımcı olan sanatçılardan birinin hazırladığı disco topu olarak dizayn edilmiş Türk plakalı bir mercedes tavandan yere sarkıtılmış ve dönüyordu. Masanın üzerinde topluluk, mekan, servis edilecek yemekler üzerinde bilgilerin yer aldığı ufak zarflar içinde kağıtlar bulunuyordu. Açılış konuşması sonrasında bir psikolog tarafından yaptırılan“Breathwork” sonrasında yemeklerimizi tatmaya başladık. Oldukça değişik yemekler ve kaliteli şaraplar vardı ve bu ilginç deneyimin içinde yer aldığım için o an itibariyle mutluydum. İnsanlar iletişime açıktı ve gazetecisinden nft sanatçısına, doktorundan fotoğrafçısına kadar çeşitli işlerle meşgul birçok insanla tanıştık. Berlin’in her zaman çeşitlilik sunduğunu bir kez daha görmüş olduk. Sayıları yaklaşık 30-35 olan katılımcılar arasında etkinlik için farklı ülkelerden gelenler bile bulunuyordu. Ancak eleştirilmeye değer kısmı topluluktaki insanlarla sohbet ettiğimde birçoğunun FWB hakkında bilgi sahibi olmadığını, genelde farklı sebeplerle orada bulunduklarını gördüm. Etkinlik teması içerisinde “Friends with Benefits” topluluğuna ilişkin güçlü bir vurgu bulunmuyordu. Elbette topluluktan insanlar da yer alıyordu ve onlarla da tanışma fırsatı buldum. 


Toplulukla ilgili eleştirimin temelini erişimin zorluğu oluşturuyor, 75 FWB tutmak herkes için kolay değil ve benim gibi meraklı değilseniz bir yerden duyma olasılığınızın da düşük olduğu bir topluluk. Belki daha agresif yöntemler denenebilir, tabi ki topluluk bunu istemiyor ve daha özel kalmak istiyor olabilir.


Yatırım tezime gelince, ilk olarak baktığımda topluluğun kurulduktan sonra tokenlarını dumplayarak kendilerine fon yarattığı fikrine kapılıyorum. 175 dolarlardan 3 dolarlara gelmiş bir fiyattan bahsediyoruz. An itibariyle piyasa değeri 2.2 milyon dolar seviyelerinde ve FDV’nin 3.7 milyon civarında olduğunu görüyoruz. Yani piyasa değeri olarak gem seviyelerinde diyebiliriz. Topluluğun aktif olması, marketin büyükleriyle etkileşim içerisinde olması, düzenli gerçekleştirilen festivalleri ve bunun büyüme ihtimalini düşündüğümde benim için alınabilecek bir risk ve ufak tutar da olsa FWB tutuyorum. Bu tokenları etkinliğe katılabilmek için 5.5 dolar seviyelerinden Almıştım ve tutmaya devam edeceğim. Topluluğun nereye gideceği konusunda tahminde bulunmak zor ancak ben başarılı olması ihtimaline ufak da olsa bir yatırım yapmayı kendi anlayışım içerisinde mantıklı buluyorum. Yatırım tavsiyesi olmadığını hatırlatalım.


Buraya kadar vakit ayırıp okuduysanız teşekkürler, yeni yazılarda görüşmek üzere.  

20 Mart 2013 Çarşamba

YENİ NESİL FANATİKLER

Bugün, futbolun katillerinden bahsetmek istiyorum biraz. Futbolun katilini Türk hakemleri zanneden o güruhtan. Hakemler hakkaten bu sene kötü de ona sonra geliriz. Bu yazının devamı futbol seyircisinin çok ufak, ama sesi en gür çıkan bölümüyle ilgilidir.
Futbol, bundan yıllar önce; işin içine bu kadar para girmeden, pasta bu kadar büyümeden önce; daha sakin bir spordu büyük ihtimalle. Ama bu kadar büyük paralar işin içine girince, artık futbol kulüplerinin, başkanların, yöneticilerin bile neyi var neyi yok haber olmaya başladı. E öyle olunca, bazı arkadaşlarımız olayı aşırı ciddiye almaya başladılar. Mesela benim şahsen tanıdığım bir arkadaş şununla övünüyor; x takımının yandex arama motoruna "Türkiye'nin en büyük kulübü" yazdığı zaman kendisinin de taraftarı olduğu y takımı en üstte çıkıyomuş. Benim güzel kardeşim de bununla o kadar çok övünüyor ki gerçekten kendini de öyle olduğuna inandırıyor.



Fanatik kelimesi, bana bu yaşıma kadar hep romantik bi kelime gibi gelmişti, ben de bir fanatik olarak görürdüm kendimi. Ama bu arkadaşları görünce, "fanatik" kelimesinin onlar için de kullanıldığını gördüm, bu nedenle artık kendimi fanatik olarak görmüyorum. Bu arkadaşlar, gözlemlediğim kadarıyla tüm takımlara eşit olarak dağılmış vaziyette. Ama en çok canımı acıtan şey, Galatasaray Üniversitesi'nde yangın çıkmasına sevinen arkadaşlar oldu. Futbol hakkaten televizyon gibi, reklamlar gibi, para gibi insanları aptallaştırıyor. Ne dediklerini, ne düşündüklerini farkedemez hale getiriyor. İşi biraz daha ileri götürenler, yabancı ülkelerden de kendilerine favori bi takım seçiyor ve onun da "fanatiği" oluyor. Özellikle Real Madrid - Barcelona maçlarında iyice ayyuka çıkıyor bu durum. Hayatında İspanya falan görmemiş adamlar twitter'dan "Hierro Raul ruhuyla, koyalım Katalanlara" falan yazıyor.Bu adamlar futbolu sevmiyor, bu adamlar sadece futboldan zevk almaya çalışan adamları baltalıyor.

Belki de bu yazıyı okuyanlar arasında da yeni nesil fanatikler olacak. Kızacaklar, küfredecekler ve hayatlarına devam edecekler. Biraz düşünseler keşke.
Hayat zor.

Ozan

29 Kasım 2012 Perşembe

Yeni Fenerbahçe

yeni fenerbahçe'den kastım tabii ki alex olmayan bir fenerbahçe. bu yazıyı yazmayı ben de istemezdim açıkçası. çocukluğumuzun kahramanının öyle zalım bi şekilde takımdan koparılması tüm fenerbahçeliler gibi beni de üzdü. ama önümüze bakarsak, yeni bi sistemin yavaş yavaş oluşmakta olduğunu da görüyoruz. şöyle ki : volkan, gökhan, bekir, yobo, hasan ali - mehmet topal, cristian baroni, raul meireles - caner(stoch), kuyt, sow diye bi diziliş var. ilk haftalarında baya umutsuz olsak da bu yeni sistemden artık sağlam bi takım olduğunu görebiliyoruz. kolay pozisyon vermeyen, orta sahayı sağlam tutan yeni bi takım var artık. kolay yenilmeyen mourinho'nun chelsea sine benzeyen bi takım. avrupa maçlarında - ki şimdiye kadar dişli bi rakiple oynamadığımızı da göz önüne alarak - iyi performans gösterse de hala soru işaretleri var. yine de en sonunda biraz daha umutlandıran bi fenerbahçe var. kötü zamanlardan sonra da desteklemekten vazgeçmemek lazım.

3 Ekim 2012 Çarşamba

Yiğidim Aslanım

Bu yazıyı yazacağım günü korkuyla bekliyordum, Alex de Souza'nın Fenerbahçe'den ayrılacağı zamanı başka bir deyişle.Hiç böyle hayal etmemiştim, satırları minnetle, sevgiyle yazmak isterdim.Ama öyle bir hale getirdiler ki, öyle hazin ayırdılar ki bizi, öfkeden Alex'imizi doya doya anlatamıyoruz.İstatistik vermeyeceğim, zaten umrumda da değil.Biz Alex'i attığı goller için değil, çubukluyu bizim için taşıdığından sevdik, bizi mutlu ettiği için değil, bizimle beraber üzüldüğü için sevdik.Ne söylesek az sana Yiğidim Aslanım!Seni izleyemedim Kadıköy'de, ellerim patlayana kadar alkışlayamadım seni giderken, bu trajediyi bana yaşatanları da affetmeye hiç niyetim yok.Hiç kimseyi böyle sevmedi bu taraftar.Heykeline kurban
Yolun açık olsun Kaptan!


Fenerbahçe taraftarı alışmıştır, bu kulüpte çok şey olabilecek en acı şekilde olur.Şampiyonluklar son saniyede kaybedilir, kazanıldıktan sonra üzerine gölgeler düşürülür, başkan hapse girer, taraftar arkasında durur, cefa çeker, umut eder ne olursa olur ama taraftar  kulübün de, kulübün içindekilerin de arkasında durur.Bu taraftar haklı olduğuna inandığının hep arkasında durdu, bundan sonra da öyle olacak.
1 Ekim günü nelerin sarsamadığı taraftarı Alex'i gönderenler sırtından vurdular.Alex'in gitmesi değil asıl mesele, gönderiliş şekli, Aziz Bey'in televizyona çıkıp adeta Alex'i azarlaması, Alex'i 3 dakikada gönderip bi de çok matah bişeymiş gibi "gerekirse saniyede gönderirim" demesi.
Alex bir efsaneydi, Aziz Yıldırım'ın efsanesi değil, Aykut Kocaman'ın efsanesi değil Fenerbahçe'nin efsanesiydi.Onu böyle koparmak da hiç kimsenin haddi değildi. Geldiğinden beri kazandığı başarılar için yatıp kalkıp Alex'e dua etmesi gereken Kocaman, Alex'in egosundan bahsetti.Evet egosuna yenik düşen biri var ortada, ama o Alex de Souza değil.Geldiğinden beri Aykut Kocaman'a gösterilen sabır Alex'e gösterilemedi, Avrupa'da Vaslui dışında maç kazanamadık Aykut'la, Galatasaray'ı Kadıköy'de yenemedik, ilk sezonki şampiyonluktan sonra hep geriye gittik, taraftar gıkını çıkarmadı, sabır gösterdi, hala da gösteriyordu.Ama  "Alex'i satanı biz de satarız" şimdi.Fenerbahçe, daha doğrusu Aziz ve Aykut şu üç gün içinde yaptıkları  vefasızlıkla benim gözümde bitmiştir.Heykeli dikilen adamı bizden kopararak yaptılar bunu.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Süper Final

Efendim, çok itiraz ettik, olmaz böyle iş dedik, 34 hafta zaten burası Belçika mı amk dedik filan ama, bu abuk Süper Final uygulaması sayesinde tarihin en heyecanlı derbisini seyredeceğiz.Bu derbi öyle heyecanlandırdı ki bizleri, yıllar sonra çoklu msn konuşması yaptık hakanç, ozan ve ben olarak.Hemen iki takım da şampiyonluğu hak etti klişesini yapayım ve "Dev Anket"imizin sonuçlarını açıklayayım.Gönül isterdi ki ünlülere, Pascal Nouma'ya, Mehmet Ali Erbil'e filan soralım.Ancak mümkün olmadı, sağlık olsun.Ordan burdan ulaştığımız 59 kişiden 26sı Fenerin kazanacağını düşünürken, 30 kişi Galatasaray dedi.Beraberlik diyen sadece 3 kişi var, onlarda maç sonunda "ben demiştim"ci olmak isteyenler sanırım.An itibariyle de popüler bahis sitelerinde maça bahis yapanların yüzde 45i Fener yüzde9u beraberlik yüzde 21i de Galatasaray demiş.Geri kalanlar da alternatif seçeneklere başvurmuşlar.Mesela ben "İlk golü Engin Baytar atar oynadım."

 Maçın kendi açımızdan teknik yorumuna gelirsek: Jose ısrarla gerginliğin Fener'e yarayacağını söylerken, sahada futbolun ön plana çıkması durumunda Galatasarayın bir adım önde olduğu tezini savunuyor.Buna da katılmamak elde değil sevgili okur.Diyor ki:"Galatasaray'da sezonun en önemli adamları Melo ve Selçuk için belki biraz daha zorlayıcı bi maç olabilir. Fener büyük ihtimalle 3 orta sahayla oynayacak çünkü. Ama Fener'de hücum zayıf kalacak gibi geliyor. Semih'ten falan büyük olaylar beklemek zor bu maçta. Hal böyle olunca iş büyük ölçüde Stoch(Caner) ve Baroni'ye kalacak."Ayrıca şu tezi de var "Emre gibi,Cristian gibi Topuz gibi Sırp basketçi tripli topçularımız var, Volkan gibi yada" Buna da eyvallah dedik.Hakanç ise "Galatasarayın bloklar arası bağlantıyı iyi kurup oyunu dikine oynaması lazım" diyerek bir kez daha Ömer Üründül'e selam çakıyor.
Bana soracak olursanız ben Altan'ın kelini görünce oyuna Altan girecek diyen adamlardan olduğumdan teknik olarak pek bir şey söylemeyeceğim.Sadece Bekir İrtegün'den ve Engin Baytar'dan gol bekliyorum.Bu da tarihe not olarak düşsün.
Fatih Terim'in kenarda olması sanırım herkes için önemli.Galatasaraylı futbolcuları geçtim taraftar bile kenarda onu görünce gaza geliyodur.
Maçın elimizde patlamamasını bir kez daha diliyor, ver maç saatini beklmeye başlıyorum.İyi derbiler.

Final Four 2012

Yazıma başlarken ben de her basketbolsever gibi İstanbul'daki Final-Four'da Türk takımı seyretmeyi çok istediğimi belirteyim.Sonra Efes'in gayet taşaklı bütçesine rağmen beceremediğini, Fenerbahçe'nin özellikle Gist'le beraber ne kadar yarak bi takım olduğunu, Galatasaray'ın da hayvani mücadelesine rağmen elinden daha fazlasının gelmeyeceğini hatırlayayım ve bu konuyu kapatayım.



Dörtlü finalin mutlak favorisi CSKA olsa da, Pana karşısında yüzde ellibirden fazla şansla başlamadılar bence.Maçın son topa kalması, Pana'nın ilk çeyrekteki 29 sayısı, Kirilenko'nun ilk sayısını 15.dakikada bulabilmesi de bunun en büyük kanıtı.İkinci çeyreğini izleyemedim maçın, keşke izleseymişim, ilk çeyrekteki Saras fırtınasından sonra, yeşil tarafın 5 sayıda kalışını göreydik iyiydi.Bu ibneleri Fener maçında yaptıkları tezahürattan sonra hiç sevmem zaten.Saras hariç.Yalan söylemeyeyim söylemek istemesem de Diamantidis'i de biraz severim.Ama -hele ki bu sene- Spanoulis reyiz sikti attı bu aralar.Ona da deyinelim de; önce CSKA'nın savunmasından ve Shved'den bahsetmemek ayıp olur.Bir pozisyonda oyun -faulleydi sanırım- durmuştu ekranda beliren uçan kırmızı şey kendisiymiş, Final Four'un en iyi hareketini yapıyordu az kalsın.Murat Kosova'nın da dediği gibi siyah atletizmine sahip, şampiyon olurlarsa en değerli oyuncu seçilsin.Kirilenko en değerli oyuncu muhtemelen, ama istisna yapılıp Shved seçilsin, negzel olur.CSKA 2.periyodu izleyemesem de asıl taşaklı savunmayı orda yapmış, zaten o çeyrekteki savunmaları, alt oynadığım maçın gelmesini sağladı.Sağolsunlar.
Yalnız "Teodosiç akıllı olsun akıllı" Babanın topu mu lan her maçtan sonra dikiyon yavşak.
Barcelona maçıyla ilgili söylemek istediğim üç şey var: Barcelona'nın Navarro'nun yanına bi neadam monte edememesi, koçlarının Oktay Mahmuti olması durumunda ortalığı sikecekleri, bir de Spanoulis.Maçın en kritik anında kaldırdı attı üçlüğü hiç tereddüt etmeden, nefis asistler yaptı ve Olympiakos'u finale taşıdı.Yunanlar taşağını yemek istiyordur muhtemelen şimdi.Ayrıca en sevilmeyen rakip takım oyuncuları listesine de ilk beşten girer.Çok da güzel saçları vardır.Yine de bir Kirilenko değil.Görüşmek üzere.

6 Mayıs 2012 Pazar

3D "Emre Belözoğlu"

Emre Belözoğlu,-belki bu akşamın gazıyla söyleyeceğim ama- Türk futbolunun yetiştirdiği en iyi orta saha oyuncusu.Bu akşam Trabzonspor maçında oynadığı futbol, ortaya koyduğu irade de bunun en büyük kanıtıdır.Zokora ile olan diyaloğa gelince.Emre Kadıköy'de çirkin bir tavır ortaya koydu, daha sonrasında o noktadan sonra toparlayabileceği kadar toparlamaya çalıştı ki ben "zenci" kelimesini kullandığını düşünüyorum.Ama fevri olarak söylendiğine ve hedefin ten rengi üzerinden bir ayrımcılık, ırkçılık yapmak olmadığına inanıyorum.Bir de Zokora tarafından bakarsak işe şöyle bir şey çıkıyor karşımıza.Buyur burdan yak: